3 Aralık 2011 Cumartesi
Bizim Canımız Sıkılmaz, Hep Kalbimiz Kırılır
Gecenin bi yarısı (ki bu yarı, hep en yalnız olunan / kalınan an'dır) telefon çalar. Üşenirsin bakmaya, ya kötü bir haberdir ya da yalnızlığını en sağlam yerinden bölecek sıradan bir koşuşturma bildirisi. Tesadüfleri uzun zaman önce rafa kaldırmışsındır, aşka kim inanıyor ki zaten..
Sanılanın aksine bir mesaj. Üzülsen bir dert, gülümsesen bin gam yüklenir sırtına.
"Ellerim seninledir sevgili. Geldim evime, odama attım hemen kendimi, elbiselerimi çıkarmadım. Sana benzedim ben."
Nosta olmak iyi bi'şey midir, sen ver bunun cevabını sevgili okur..
Düşünmek, hep düşünmek.. Geçmişi inkâr edememek, geleceğe yatırım yapamamak, kusana kadar içmek, ölene kadar gülmek, sabahlara kadar dertleşmek, son paranı hep ötekiyle paylaşmak, aç karnına sigara içen olmak, anlaşılamamak, "ben rüya görmem ki.." diye hayıflanmak, umuda umut bağlamak, pamuk ipliğine hayat.. iyi bi'şey midir sahiden..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
ı-ıh, değildir... bir eve bir Nosta yeter! ;)
iyi olup olmadığını önemsiyor musun başka türlü olamayacağını bilirken
Kendine bi'türlü yetemeyen nosta, bi eve yeter ama di mi.. İki hep sorundur zaten (;
@defter, canım defter
başka türlü olamayacağını bilirken önemsemek neye yarar diyorsun.. haklısın. korkarım, -ki ben hep korkarım- haklısın..
Yorum Gönder