Evet. Ben ne zaman Foucault, Spinoza, Nietzsche, Hegel'i içine alan bir cümle görsem irkiliyorum. Bazen acıdan, bazen yutkunmakta zorluk çekeceğimi bildiğim için, bazen cesaret edemeyişlerime kızarak bir sigara yakıyorum. Şimdi yaptığım gibi.
Bu giriş yazısından "korkak" olduğum sonucuna varma hemen, sevgili okur! Hepimizin yüzleşmeye yüzünün olmadığı bir dünya var. Her neyse.
Bu yazı senin için! Belki biliyorsun Galeno'nun anlattığı bu masalı, belki beğenmeyeceksin bile. Ama aklıma düştün işte. Ki akla düşmek ağır iştir.
"Ahmak bellek, kendi kendini trajik bir nakarat gibi yineleyip durur. Oysa hayat dolu bellek, her gün yeniden doğar: Geçmişten kaynaklansa da geçmişin kesin karşısındadır. Alman dilinin tüm sözcükleri arasında Hegel'in en sevdiği aufheben sözcüğüydü. Aufheben aynı zaman da hem "saklamak" hem de "silmek" anlamına gelir ve böylelikle, ölürken doğan, yıkarken kuran insan tarihine saygılar sunar."
Edit petit: Başka da yazmam artık Galeano'dan. Can, telif isterse şaşırmayalım, hep birlikte para toplayalım, icralık olmayalım. Hem anlatacak güzel filmler, güneşli zamanlarda dinlenecek şarkılar var sırada!