7 Ocak 2011 Cuma

Hissetmek Ne Renktir Acaba?

Birazdan, Pessoa'nın yakın arkadaşı Carneiro'ya yazdığı mektubu okuyacaksın ey insan!  Mektup ki, yazana şifa, okuyana cefa bulaştırır. Hiç birşey yapamayışın cefasıdır bu, "bak, yanındayım işte!" diyemeyişin, birlikte hüzünlenemeyişin cefası. Carneiro, Pessoa'nın mektubundan altı hafta sonra, yirmi altı yaşındayken intihar etti. Ve biz hâlâ bilmiyoruz hissetmek ne renktir?!
Mario de-sa Carneiro'ya
14 / 5 / 1916

    
Bugün size bu satırları duygusal bir ihtiyaçtan ötürü, sizinle karşılıklı konuşabilmek için yanıp tutuştuğum için yazıyorum. Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi söyleyecek hiçbir şeyim yok. Dipsiz bir bunalımdayım bugün. Hepsi bu. Sözlerimin saçmalığı halime tercüman olsun.
      

       Asla bir geleceğe sahip olmamış olduğum günlerden birindeyim. Karşımda yalnızca bir sıkıntı duvarıyla kuşatılmış, taş kesilmiş bir şimdi var. Irmağın karşı kıyısı, karşıda bulunduğuna göre, asla bu taraftaki kıyı değil; çektiğim acıların tek nedeni de bu. Nice limanlara yanaşacak gemiler var elbette, ama hiçbiri hayatın ıstırap vermez olduğu limana varamayacak, her şeyi unutabileceğimiz bir rıhtım da yok.
       

      Üstünden çok zaman geçti bunların, ama benim hüznüm hepsinden eski. Ruhum bu haldeyken, hayatın hırpaladığı dertli bir çocuk olduğumu bedenimin tüm bilinciyle hissediyorum. Bir köşeye atılmışım,oyunlar oynayan başka çocukların sesini duyuyorum. Dalga geçer gibi verdikleri kırık, teneke oyuncağı sımsıkı kavrıyorum. 
       
        Bugün 14 mayıs, saat akşam dokuzu on geçe, hayatımın bütün tadı, bütün değeri işte bundan ibaret. Tutsaklığımın sessiz pencerelerinden gördüğüm bahçede bütün salıncaklar dalların üzerinden aşırtılmış, şimdi öylece sarkıyor, en tepeye dolanmışlar, yani, firar ettiğimi düşleyecek olsam, zamanı aşmak için güvenebileceğim salıncaklarım bile yok.
      

       Şu an, edebiyatı bir kenara bırakacak olursak, ruh halim aşağı yukarı böyle işte. Denizci'deki karakterlerden biri gibiyim, gözlerim ağlamayı düşünmekten yanıyor. Hayat fısır fısır, yudum yudum, dura dura canımı yakıyor.
    

       Tüm bunlar, cildi şimdiden dağılmaya yüz tutmuş bir kitaba küçücük harflerle basılmış. Bu satırları size değil de bir başkasına yazıyor olsaydım, dostum, mektubumun samimiyetine, aralarında isterikçe bir bağ olan bunca şeyin, hayatım olarak hissettiğimşeyden bir anda, kendiliğinden fışkırıverdiğine yemin etsem zor inanırlardı. Ama siz,bu sahnelenmesi imkansız trajedinin burası ve şimdi ile ağzına kadar dolu, elle tutulur bir gerçeklik olduğunu, yapraklar nasıl yeşerirse, bunun da benim ruhumda öyle cereyan ettiğini anlayabilirsiniz.
 

      Prens, işte bu yüzden hiç saltanat süremedi. 

Saçma sapan bir cümle bu. Ne var ki saçma cümleler, insanda hüngür hüngür ağlama isteği uyandırabilirmiş meğer. Mektubu yarın postaya vermezsem muhtemelen bir daha okurum ve içinden bazı yerleri ve bazı ifadeleri  benim Huzursuzluğun Kitabı'na almak için daktiloya çekerek oyalanırım. Ama bunu düşünmek, şu an mektubu yazarkenki samimiyetimi de, samimiyeti acı verici, kaçınılmaz bir duygu olarak hissetmemi de zedelemiyor.
     

      Son havadisler bunlar. Almanya ile savaş çıkabilir bir de, ama acı denen illet, zaten çoktan musallat olmuştu insanlara. Hayatın öbür yakasında, bir karikatürün altyazısı gibi kalır herhalde savaş. Tam olarak delilik sayılmaz bu halim, ama delirenler herhalde kendilerine acı veren şeye teslim oluyordur, ruhundaki sarsıntılardan yavaş yavaş zevk almayı öğreniyordur. Hissettiklerim de buna pek uzak sayılmaz doğrusu.
 

Hissetmek ne renktir acaba?
 

Sizi binlerce kez kucaklıyorum,
kalbim sizinle,
daima sizinle.
 

Not: Mektubu bir solukta yazdım. Şimdi yeniden okurken görüyorum ki, yarın siz göndermeden önce bir kopyasını almam şart. İç dünyamı bu kadar eksiksiz olarak; bütün duygusal ve zihinsel yönlerini, temelinde yatan isteri-nevrasteniyi, en çarpıcıözellikleri olan, özbilincinin içindeki kavşaklarını, kesişme noktalarını ortaya koyarak tasvir edebildiğim pek nadirdir.

Bana hak veriyorsunuz, değil mi?"


Fernando PESSOA

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Creep sana bunlar belki hayatta ders oldu,
Dünyada günahı olan cezasını buldu.
Şimdi bu cihanda adı bile unutuldu,
Ben ne blog gördüm, müzik bilgileri yoktu,
Ne insanlar gördüm, tutacak sözleri yoktu.

nosta dedi ki...

Münakaşımıza Pessoa'yı ortak etmesek diyorum, yazıcam diyorum, düşünüyorum diyorum! Birazcık sabır diyorum! Hişşşt! Kime diyorum?!

Related Posts with Thumbnails