30 Kasım 2010 Salı

Çok Eskiden Rastlaşacaktık..


Hüznün bu türlüsüne hayranım, daha’sı elimden gelmiyor sevgili okur. Üstelik bu kez abartıda yok. Onlarca kez izlesem, bir diğeri hep eksik kalacak. O siyah beyazlıktan mıdır, yoksa Sabiha ve Halil’in umutsuzluğa endeksli aşk hikayesinden midir bilemedim üzerimde bıraktığı bu dehşetli etki. Belki manasız geliyor sana, belki anlamıyorsun ne demek istediğimi. Ama izleseydin, eğer izleseydin sen de, eminim sen de düşünecektin, "başka türlü bitemez miydi bu film, ah be lütfi abi?!" diye. Öyle bir "son" var çünkü. Başka türlüsüne kafa yorduran, başka bir ihtimale muhtaç olduran bir son.

Halil, fethipaşa korusu’na çıkar, sigarasını yakar, henüz boğazsız denizi seyre dalar. Konuşmaz ama siz anlarsınız, bilirsiniz içinden geçenleri. Bir başkadır İzzet Günay bu filmde. Sanki sahiden Halil gibi. Adının anlamıyla sarılır hiç tanımadığı Sabiha'ya. Bir "dost" bir "sevgili" gibi. Evlidir ama aşıktır da.

Sabiha, “basit” bir pavyon kadını değildir. Sadece aşıktır. Körü körüne aşık. Deli gibi aşık. Kararsız bir aşık. Adının anlamı gibi "güzel" bir aşık.

İstanbul, en yalın haliyle, en aşık haliyle seriliverir önünüze bu filmde. Sabahın seherinde ya da gecenin en kör saatinde 68’in umutsuz aşklarına ev sahipliği yapar, boğaz yoktur, gürültü yoktur, insan yoktur. Birbirini kesen loş sokakları pavyon ışıkları aydınlatır.

Vesikalı Yarim, şimdiye dek izlediğim en güzel “ilk görüşte aşk” , en müdhiş “seviyorum ama ayrılmalıyız” sahnesine sahip film / şiir / roman.

Susmalı şimdi, film konuşmalı,

halil: sabiha asıl adın mı?
sabiha: yok yalancı! takma isim olsa sabiha mı olur...


halil: ıhlamur da aldım. ara sıra pişir e mi?
sabiha: olur.(biraz durduktan sonra)
halil! bu evi şimdi seviyorum.
ondan evvel... ne biliyim ben, bi' barınaktı sadece. şimdi ev oldu.

sabiha'nın arkadaşı: çık karşısına, evli misin diye sor.
sabiha: soramam!
sabiha'nın arkadaşı: nedenmiş o?
sabiha: ya evliyim derse.


sabiha: her birimiz yolumuza gitsek.
halil: yolumuz?
sabiha: öyle..
halil: birleşti, biliyorum.
sabiha: yok. birleşecek gibi değil.seni tanıdıktan sonra anladım bunu.
senlen beraber olduktan sonra seni...sevgi de yetmiyormuş.
çok eskiden rastlaşacaktık.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails