25 Kasım 2010 Perşembe

Bi Umut Gördüm Sanki

Ne zamandır Çağan Irmak’tan söz açmak, iki kelam etmek niyetindeydim. Hazır “Prensesin Uykusu” da girdi vizyona vesile olsun.

Mustafa Hakkında Her şey ‘le oldu benim tanışmam. Bir heyecan, bir heyecan. Hızımı alamamış, bi’kaç kez daha izlemiştim filmi. Vizyon filmlerini takip etmemekle birlikte Çağan Irmak’ın tüm filmlerini sinemada izlediğimi fark ettim. Sen buna ister “tesadüf” de, ister gizli bir Çağan Irmak hayranlığı. Ben ilkini daha romantik buluyorum.

Her filmi teker teker irdelemek niyetinde değilim. Zaten buna hafızam da yetmez. Benim derdim yönetmenin kendisiyle. Sinema diliyle, edebî bakış açısıyla ilgisi yok söyleyeceklerimin. Bundan yıllar önce “Ulak” bitip, sinema salonu boşalmaya başladığı an, yanımda biriken kalabalığa karışmadan az evvel bi’umut gördüm sanki.

Yazan, anlayan, anan bir insan gördüm. Samimi bir hüzün, senaryo değil de gerçek gibi.. sanki o da bizdendi. Hani şu çocukluk ve büyümek’in arafında takılı kalmış, bir tuhaf yazık ruh.

Okudukça şaşıyorsun sevgili insan! Bunu soluk alışlarından anlıyorum. Issız Adam’ı, Babam ve Oğlum’u ayrı tutuyorum elbet. Onlar Çağan Irmak’ın yan(lış) yolu seçmiş kolaycı tarafının “iş”leri. Bu yüzden “film” değiller. Bir nevî “doğru” işler yapmak için yarattığı çek makbuzları. Bir suçu varsa bu adamın nazarımda o da şudur: para sevgisi.

Karantakiler’i, Ulak’ı yaratmış bir zihin, yalnızlığa kafa yormuş bir göz, duyulmayanı işitmeye çalışmış bir akıl ancak “para” için kapatır kendini.

Masallara olan düşkünlüğünü Babam ve Oğlum’da sereserpe açıklamak, Prensesin Uykusu’nun film afişine iri puntolu harflerle yazdırmak yerine, Ulak’taki gibi sessiz sedasız ama filmin kendisi “masal” –mış gibi yapsaydı keşke. Issız Adam’ı hiç çekmeseydi mesela, araftaki o yazık ruhu, benim gördüğüm umudu kaybetmeseydi. Keşke vıcık vıcık kenetlenmiş “sevgili” ellere, “ben asla o adam gibi olmayacağım aşkım” diye birbirine bakan boş gözlere, “Gördün mü evlat bizim kuşak neler çekti” arabeskine malzeme etmeseydi kendini. Benim öfkem buna

Bunca sözün ardından inandığım şudur ki, Prensesin Uykusu Çağan Irmak’ın yan yolu seçmiş kolaycı tarafının filmi. Anladım artık, onun tarzı bu. Bi’ondan, bi’bundan. Biliyorum ki önümüzdeki film gayet “sağlam” olucak. Yani benim hala umudum var. Karanlıktakiler’i yazan ele, onu film yapan (muhtemelen biliyordu az kişi tarafından seyredileceğini) cesarete saygım var.

Ben ve bir “yalan” değilse eğer gördüğüm o “şey” beklemedeyiz. Her daim olduğu gibi bu kez de meraka ve zamana teslimiz.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails