Uzun zamandır kafama takılan bir hadise var. Ölçüp tartmaya çalışıyorum, hatırlamaya uğraşıyorum ama mümkün olmuyor. Facebook’ta ve sözlükte Auster hakkında birkaç giri / cümle okudum. İçim acıya acıya okudum. Doğruluğuna inanmayarak, bu sözü yazanların / paylaşanların cür’etine şaşarak okudum. Şaşıyorum çünkü, onlar için önemli olan az buçuk arabesk nağmeler taşıyan bu sözlerin, kim tarafından, neden söylendikleri, nerde söylendikleri, hangi sebeple can buldukları değil. Onlar için önemli olan bu cümlelerin hızlı bi’şekilde okunduğunda yarattığı uyak, “anlam”a ve “neden”e takılmadan, düşünüp yoğurmadan, kulaklarında kalan “o eşsiz tını”ya bayılıyorlar. Bense oturduğum yerde bi’sigara daha yakıp, sinirden kuduruyorum.
Az buçuk internetle haşır neşir iseniz, sizin de dikkatinizi çekmiştir elbet hızlı okunduğunda o eşsiz tınıyı yaratan “boş” sözler..
Auster’ı severim, kimileri buna hastalık ya da takıntı diyor, ben “anlaşmak” diyorum. Dünya üzerinde sizinle aynı yerden gelmese bile, aynı yere giden birini bulduğunuzda, önce heyecandan ölecek gibi olur, sonra bulduğunuz O’na sımsıkı sarılırsınız. Bu bir dost olabilir, bir yazar, bir şair ya da bir film bile olabilir. Auster’la benim aramdaki “şey” tam da böyle.
Konuyu dağıtmadan “o eşsiz tınılı” sözlere gelecek olursam, bunların Auster’ın kaleminden dökülmediğine, tek bir kahramanının ağzından dahi bu cümleleri kurmadığına eminim. Tüm kitaplarını okumuş olmakla övünmek gibi bir derdim yok, bunu anlamış olmalısın. Yazmış olsaydı, yayınlamış olsaydı muhakkak bilirdim. Birazcık “sert” oldu, farkındayım. Bunu da öfkeme ver, anlamayan insan’lığa olan o anlamlı öfkem. Bunca söz ettikten sonra o sözleri de yazayım. Merakına feda etme kendini.
"hayatın matematiğinin farklı olduğu hep sonradan anlaşılıyor. ve anlıyor ki insan; değer vermek yalnızca matematikte işe yarıyor." (off off! bu of ki, öyle derin manalar taşır.)
"ne kadar seversen sev, asla belli etme sevgini. çünkü sevdiğin kişi, sevildiği kadar üzecektir seni" (şu yaratılan yapay kafiyeye bak ey insan! Cezmi Ersöz'le Auster arasında bir fark görmüştüm ben oysa.)
"hayat öyle oyunlar oynuyor ki, nereye tutunsam düşüyorum. tam da palyaçonun dediği gibi, ağlayamadığımdan gülüyorum."(Bu sözde sahiden çaresizim. Auster bunu yapmış olamaz!)
"ben 4 kişiyim: 1 ben, 2 içimdeki, 3 aynadaki, 4 kalbimdeki.. beni geç, içimdeki zaten deli, kır aynadakini.. ya kalbimdeki ?" (5 sen, 6 o, 7 biz, hooop! Müslüm Baba bunu şarkı yapsın, lüüüütfen!)
Sözlerim bitti, ben de bittim. "Hayır efendim, sen yanlış biliyorsun! Şu kitabında bu sözü söylemiştir, al buyur ispatı." diyene kapım ardına kadar açık. Çalmadan girsin içeri.
4 yorum:
İşte budur! Aynı şey pek çoka dam için var galiba. "Merakına feda etme kendini", bayıldım buna. Hemen bir slogana çeviricem anlamından koparıp alarak! "Merakıma feda edicem kendimi" dicem =) Var mıdır müsaade?
olmaz mıi hç olmaz mı!
ver elini arda, merakımıza feda edelim kendimizi!
Üçüncü sözü İclal Aydın, Tuna Kiretmitçi'ye yazmıştır bence. Paul Auster de anonim zannedip üstüne yatmıştır:)
Talihsiz bir seçim olmuş,o ayrı..
Tam öyle duruyor di mi?! Güzel tespit!
Yorum Gönder