11 Ağustos 2010 Çarşamba
little ashes: karmakarışık bir hikaye
bu film şunu söylüyor:
lorca ve dali akıllarını düzüşmekle bozmuş, birinci sınıf birer ayyaştılar!
dali, lorca'yla yaşadığı umutsuzluğa endeksli aşk kaçamağını unutmak ve para kazanmak için paris'e gitti. lorca ise dali'yi unutmak, kendinden kaçmak, arzularını bastırmak için hiç durmadan yazdı. buñuel'e gelirsek diye bir cümle kurmayı çok isterdim ama yapamıyorum. endülüs köpeği'nin sahibi o dev şahsiyet, filmde bir dali'nin bir lorca'nın çekim alanına giren homofobik bir tenis topundan öteye gidemiyor.
dali'yi beyazperdede resmetmek, onu andıran birine bıyık takmak, elini yüzünü yağlı boyaya batırmak, gözlerine "deli" bakışı oturtmak değilmiş demek ki. üstelik yapılanlar, dali'yi "limit yok" prensibini uygulayan avangard sanatçı havasından çok, kontrolsüz bir deliye dönüştürmüş. ve bence ortak kanı şu ki, dali, deli değildi. tüm dünyaya yetecek aklını kullanmayı reddetti, o kadar.
ve lorca. özgür ispanya için ölümü göze aldığında aklında hala dali mi vardı?! ben buna inanmak istemeyenlerdenim. üstelik dali, öğrencilik zamanında yaşanan bunca hadiseyi ve hatta lorca'yla tanıştığını bile uzun zaman reddetti.
tüm bunlar amerikan kadrajından yansıdığında ortada dali, lorca ya da buñuel kalmıyor. herhangi bir adamın, herhangi bir bedene duyduğu bastırılamaz arzular, basit duygusallık zırvaları.
deli bir ressam, aşık bir yazardan daha fazlası etmeliydi little ashes. olmamış ama canımız sağolsun. biz umut etmeye devam edelim. usta ellerde bu hikaye tekrar canlandırılsın diye.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder