
ne sayısını ha
tırlayamacağım kadar çok kitap okudum, ne d
e bir yazarla hasbihal etme şansım
oldu. hasbihal dediysem, çaylı kahveli, bir masanın iki ucunu payla
şıp lakı
rdı etmekten bahsetmiyorum. bir "yazar"ın içini dökmesinden söz ediyorum. yani kitaplarında, yani ka
hramanlarının ağzından dertleşir gibi y
apmasından, aslında "sır"rını ortaya koymasından söz ediyorum. bir yazarla "gerçek"ten ta
nışmayı kastediyorum.
ölmeden başardım böylesini. içini açanını, sırrını anlatanını, aynasından dünyaya birlikte baktıranını gördüm. şu iki gözümle, sayfaları çeviren ellerimle
ve
parmaklarımla dokundum ona.
ne doğulu, ne b
atılı. ne maceraperest, ne çok sıradan. ne alıngan, ne k
ibirli. tıpkı kendi gibi. bir parça da c. s. edası var sank
i.
kelimlerin kifa
yetsiz kaldığı bir nokta sahiden var
mış
ey okur! orhan veli haklıymış.
ben b
ugü
n bir kez daha bir kitabın içinde kayboldum.
çünkü
o biliyor;
insan bazen hafızasını
kaybeder gibi kaybeder manayı,
insan bazen aşk'la değil, yalnızlığın tersi olan bir duyguyla sever bir başkasını,
insan bazen sadece "kendi" hikayesini anlatmak ister,
insan bazen mutluluğu kadar uzun sürecek bir mutsuzluğa hazırlanır,
insan bazen dünyayı esrarlı kılan o şeyle, kendi içinde barındırdığı, ikiz kardeşi gibi birlikte yaşadığı bir ikinci kişiyle tanışır,
insan bazen rüyaları yaşar, hayatları yorumlar,
.
.
.