11 Ekim 2010 Pazartesi
Kahramanı Benmişim
ne sayısını hatırlayamacağım kadar çok kitap okudum, ne de bir yazarla hasbihal etme şansım oldu. hasbihal dediysem, çaylı kahveli, bir masanın iki ucunu paylaşıp lakırdı etmekten bahsetmiyorum. bir "yazar"ın içini dökmesinden söz ediyorum. yani kitaplarında, yani kahramanlarının ağzından dertleşir gibi yapmasından, aslında "sır"rını ortaya koymasından söz ediyorum. bir yazarla "gerçek"ten tanışmayı kastediyorum.
ölmeden başardım böylesini. içini açanını, sırrını anlatanını, aynasından dünyaya birlikte baktıranını gördüm. şu iki gözümle, sayfaları çeviren ellerimle ve parmaklarımla dokundum ona.
ne doğulu, ne batılı. ne maceraperest, ne çok sıradan. ne alıngan, ne kibirli. tıpkı kendi gibi. bir parça da c. s. edası var sanki.
kelimlerin kifayetsiz kaldığı bir nokta sahiden varmış ey okur! orhan veli haklıymış.
ben bugün bir kez daha bir kitabın içinde kayboldum.
çünkü o biliyor;
insan bazen hafızasını kaybeder gibi kaybeder manayı,
insan bazen aşk'la değil, yalnızlığın tersi olan bir duyguyla sever bir başkasını,
insan bazen sadece "kendi" hikayesini anlatmak ister,
insan bazen mutluluğu kadar uzun sürecek bir mutsuzluğa hazırlanır,
insan bazen dünyayı esrarlı kılan o şeyle, kendi içinde barındırdığı, ikiz kardeşi gibi birlikte yaşadığı bir ikinci kişiyle tanışır,
insan bazen rüyaları yaşar, hayatları yorumlar,
.
.
.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder